İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 47 sanığın yargılandığı dava 12. gününde. Davada cumhuriyet savcısı tutuklu tüm sanıkların tutukluluk halinin devamını ve 10 tutuksuz sanığın ise tutuklanmasını talep etti. Bugünkü duruşma mağdur aileler ifade verdi. Eşinin ve çocuğunun 3 gün yoğun bakımda kaldığını söyleyen Mehmet Hanefi Kaya, "Çocuğun çok iyi olduğunu söylediler. Ne olduysa, gece 2'de çocuğumun vefat ettigi söylendi. Morgda çocuğumu biskuvi kutusunda verdiler." diyerek yaşadıklarını anlattı. Muhabir Baran Bila duruşmadan ayrıntıları aktarıyor.
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince adliyenin konferans salonunda yapılan duruşmaya, organize suç örgütü elebaşı olduğu iddia edilen Fırat Sarı'nın da aralarında bulunduğu 22 tutuklu sanık, bazı tutuksuz sanıklar ile bir kısım müşteki ve tarafların avukatları katıldı.
Bugünkü duruşmada müştekilerin beyanları alındı. Duruşmada maktul bebek Kerem Muhammed Tokluoğlu'nun babası ve annesinin beyanlarıyla başladı. Mağdur baba Mustafa Mevlüt Topluoğlu ifadesinde yaşadıklarını anlattı. Yenidoğan çetesinden şikayetçi olduğunu belirten Topluoğlu, "Bize doktorumuz tavsiye etti. Avcılar Hospitali tercih ettik. İkiz bebek bekliyorduk biri yaşıyor, biri vefat etti. Ne olduysa içeride oldu. Yaşayan çocuğumuz da 15 gün yoğun bakımda kaldı." diye konuştu.
Hastanenin bebeklerinin öldüğünün haber vermediğini ileri süren anne Esra Topluoğlu da "Benim bebeğimin bilindik bir şikayeti vardı. Ama öĺecek denmedi. Eşim hastaneye gitti bebeğin öldüğünü öğrendik. Yoksa bize kimse bilgi vermedi." sözleriyle yaşadıklarını anlattı.Ölen bebekte böbrek rahatsızlığının 5. ayda teşhis edildiğini söyleyen Topluoğlu çiftinin avukatı, "Bebeğin yaşama ihtimali vardı. Sezeryan olduğu için hastane hazırlıklı olmalıydı. Baba, bebeğin fotoğrafını çekmek istediği zaman, öldüğünün haber alıyor. Yenidogan şartları yerine getirilmedi." dedi.
Esenler Güney Hastanesi'nde vefat eden bebeğin babası Mehmet Hanefi Kaya, yaşadıklarını anlattı. Eşinin aniden tansiyonunun yükseldiğini ve yer olmadığı için özel hastaneye sevk edildiklerini söyleyen Kaya, "Hastaneye gider gitmez 8 bin TL ödeme lazım dediler. 4 bin lirayı elden verdim, 4 bin lira kredi kartından verdim." dedi. Eşinin ve çocuğunun 3 gün yoğun bakımda kaldığını söyleyen Kaya, "Ben çocuk doktoru görmedim bu süreçte. Songül hoca çocuğun çok iyi olduğunu söyledi. Ne olduysa gece 2'de çocuğumun vefat ettigi söylendi. Morgda çocuğumu biskuvi kutusunda verdiler." diye konuştu.
Bebeğinin Kanuni Sultan Süleyman hastanesinde doğduğunu anlatan Erhan Karaduman, "Doğum oldu bir problem yok dendi. Sonra çocuk fenalaştı gel dediler. Yer olmadığı için Bağcılar Medilife sevk ettiler. Önce kalbi delik dediler, kalp yetmezligi var dediler. Ameliyat olması gerektiğini söylediler. Tamam ne gerekiyorsa yapılsın dedim. Yine aradılar çocuk fenalaştı diye. Gece yarısı dışarıdan özel bir doktor geldiği icin 3 bin lira ödeme yapman lazım dediler. Sonra gece 3-4 gibi çocuğun vefat ettigi söylendi." diye konuştu.Karaduman, yaşanan bu süreçte Dursun Eryılmaz ile 2 kez karşılaştığını söyledi.
Tüm sanıklar ve müştekilerin dinlenmesinin ardından savcılık ara mütalaasını açıkladı. Tutuklu tüm sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep eden savcı, tutuksuz sanıklar Ali Aksu, Ali Dirik, Şehmus Çelik, Mehmet Gürül, Murat Mantuş, Mustafa Kazan, Ceren Hatice Kırım, Serenay Şenkalaycı, Sümeyye Özdemir ve Renginar Molla'nın, yüklenen suçun vasıf ve mahiyeti, suçun cezasının miktarı, delillerin henüz toplanmamış olması ve sanıkların kaçma şüphesinin bulunduğu gerekçesiyle derhal tutuklanmalarına karar verilmesini talep etti.
Sanık avukatları savcının taleplerine karşı ölümlerle ilgili adli tıp raporları bulunmadığını, müvekkillerinin bebeklere ellerinden gelen müdahaleyi yaptığını ancak bebeklerin halihazırda kurtarılması çok zor sağlık durumlarında olduğunu öne sürdüler.Sanık avukatlar, duruşma savcısının "Tüm delillerin toplanılmasının ardından ölen her bebek içın kusur durumunun tespiti açısından adli tip kurumuna yazı yazılması" talebinin eksik soruşturmanın, somut tutuklama delilleri bulunmamasının kanıtı niteliğinde olduğunu iddia ediyorlar.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 1399 sayfalık iddianamede, sanık doktor Fırat Sarı'nın elebaşı olduğu suç örgütünün sevk ve idaresini sanık doktor İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in yaptığı belirtiliyor.
İddianamede, suç örgütünün esas amacının işletmesini devraldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf edip doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yapıp, Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK) üst sınırda ödeme almak olduğu kaydediliyor.Sanıklar tarafından hasta bebeklerin durumunun olduğundan daha ağır gösterildiği, olması gerekenden daha uzun süre yatışlarının sağlandığı belirtilen iddianamede, bu şekilde SGK'den yüksek ücret tahsil edildiği ve bazı hasta yakınlarından fazla para alındığı anlatılıyor.
Bebek hastaların uygun sağlık hizmeti almasını sağlayacak hastanelere sevki yerine şüphelilerin seçtiği, örgüt adına karlı görünen hastanelere yatırıldığı bildirilen iddianamede, karın çoğunun sağlık çalışanı olan örgüt üyesi sanıklarla paylaşıldığı ifade ediliyor.Esas amacın, bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi değil, maddi açıdan en fazla kazanç elde edilmesi olduğu iddianamede belirtiliyor.
İddianamede, sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen için 10 bebeğin ölümü nedeniyle "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçlarından 10 kez, "resmi belgede sahtecilik" suçundan da 11 kez uygulanmak üzere toplam 177 yıl 6'şar aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapis cezası talep ediliyor.Sanık Gıyasettin Mert Özdemir'in ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapisle cezalandırılması isteniyor. 8'i kadın 44 sanık hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülüyor.
İddianamede, "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edilen sorumlu hastaneler ve şirketler için de tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, bunların kapatılıp mal varlıklarına el konulması talep ediliyor.Soruşturma kapsamında İstanbul'da 9, Tekirdağ Çorlu'da 1 hastanenin ruhsatı iptal edilmiş, bu hastanelerde tedavi gören bebekler ve hastalar ambulanslarla kamu hastanelerine sevk edilmişti.Öte yandan yenidoğan çetesine ilişkin soruşturmayı yürüten Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Y.E'yi makamında ölümle tehdit edenler de tutuklanmıştı.